 
                                
                                Savaş sabahı, Osmanlı ordusu topçu birliklerini ön hatlara yerleştirmiş, Şahi topları ve daha küçük mobil toplar sayesinde Memlük hatlarını önceden zayıflatmayı hedeflemişti. Memlükler geleneksel olarak ağır zırhlı süvarilere, bireysel yiğitliklere ve dar çarpışma alanlarına dayanıyordu. Ancak Osmanlılar, ateşli silahların yaylım ateşiyle bu süvarileri durdurmayı başarmış, Yeniçeriler disiplinli bir şekilde sabit mevzilerde ateş hattı oluşturarak savaşın kaderini değiştirmişti.
 
                                
                                Osmanlı devletinin içerisinde var olmuş; devletin en önemli makamlarına gelmiş olan Ermeniler, ilk defa Ayestefanos antlaşmasında Rusların onlar adına yapılmasını istedikleri reformlar sebebi ile olumsuz anlamda gündeme gelmiş ve “Ermeni meselesi” adını almıştır. Onların bu istekleri günden güne artmış ve neticede örgütler kurarak Osmanlı coğrafyası içerisinde karışıklık çıkarmaya başlamışlardır.
 
                                
                                Genel yapısı itibarıyla Paris Sefaretnamesi bizim için çok önemli bir eserdir. Bu seyahatle birlikte Avrupa’ya ilk temas gerçekleştirilmiş ve Fransa ile Osmanlı mukayesesi yapılmıştır.
 
                                
                                Buradaki tartışmayı inceleyecek olursak aslında Müslüman’ın kastettiği şey bir nevi hudus delilidir ama halk arasında doğal olarak sadece genel şema kalıyor. Ateist ise az önce örnekle işaret ettiğimiz hakikati ıskalıyor. Bizim burada takındığımız pozisyon özü itibariyle Big Bang’ten hemen sonra Allah’ın bizatihi görünmesi gibi akla muhal imkânsız bir durum değildir. Biz diyoruz ki ha Big Bang, ha Big Bang’ten öncesi… Bütün algılayış sınırlarımızı belirleyen belki de en kıymettar bilgi edinme aracımız olan mantık bize gösteriyor ki bir ilk neden olması mecburidir. Bu sebeple ateizm aklen muhaldir.
 
                                
                                Oysa farkında olmadıkları bir şey vardı adamın görevinin bitmesini beklemelerine gerek yoktu. Saksılar onlarındı. Bitkiler onlarındı. Sera da onlarındı.
 
                                
                                Kelimeler kalbime tercüman olmadığından bu kısımları hızlıca geçmek istiyorum. Hayata devam etmeye çalışan Naci -ve bu hüzn-ü elîme rağmen okumaya devam etmeye çalışan ben- için, sonuç olarak ‘’Aynadaki Yalanın’’ mumu, yatsı olmadan kalbiyle beraber sönmüş oluyor. Karanlıkları aydınlatan nura kavuşmasına pek de fazla bir vakit kalmamıştı…