Saksılar
içinde bir tane belki birkaç tane bitki taşır. Her saksı ayrı bir yaşam biçimi
farklı bir durum ama bunların hepsi yaşadıkları yere bağlı. İşte az sonra
okuyacağınız da bir seradaki saksıların hikayesi.
Zamanın
birinde büyük bir sera varmış. Seradaki bitkilerin her birinin sahibi varmış.
Özellikle de kış vakti geldiğinde nerdeyse herkes seraya saksılarını teslim
edermiş. Saksıların sahibi her sene kendi aralarında bir kişiyi sera görevlisi
yaparlarmış. İlk yıl seçilen adam tatlı, cana yakın ve insanlarla iyi geçinen
biriymiş. Kendi görevini iyi yapmış. Her gün çiçeklere bakıyor, suluyor ve besliyormuş.
Adamın bu hizmetleri güzelmiş ama gel gör ki bazıları adamdan kendinin olmayan
çiçekleri istiyor bazısı çiçeklerini budama zamanında istiyor bazısı da
çiçeklerin budanmasını istemiyormuş. Görevli adam bu acayip, saçma, zararlı isteklerin
zararını sahiplerinden daha iyi biliyormuş. Onlara aldırış etmeyip kendi
bildiğini yapmaya devam etmiş ve bundan dolayı bakıcı adamın görevine son
verilmiş. Saksı sahiplerinin istediği dediklerinin hepsinin uygulanmasıymış bundan
dolayı yeni gelen görevli saksı sahiplerinin isteklerini yerine getireceğini
söylemiş. Başlangıçta görevini yerine getiren adam sonralarda seraya iyi bakmaz
hale gelmiş. Hatta bir zaman sonra seraya bile gitmez olmuş. Onu göreve getiren
insanlar pişman olmuş “Bu adam nasıl bu göreve geldi ?” diye düşünmüşler. Ancak
iş işten geçmişti görevliyi tutmuşlardı bir kere. Oysa farkında olmadıkları bir
şey vardı adamın görevinin bitmesini beklemelerine gerek yoktu. Saksılar
onlarındı. Bitkiler onlarındı. Sera da onlarındı. Onların olmasa bile sera
çiçeksiz, bitkisiz ve saksısız boşluktan farksızdı. Önlerinde iki seçenek vardı
ya kendi saksılarına kendileri bakacaklar ya da adamın görevini sona erdireceklerdi...
Liseyi Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam hatip lisesinde okuyorum, 10 sınıf öğrencisiyim. İstanbul'da okulumuzun İlim Yayma Cemiyetine bağlı yurdunda kalıyorum. Sosyoloji, insan hakları, tarih ve hukuka ilgi duyuyorum. Yazı yazmamdaki amaç ise bir fener olarak karanlıkta kalmışları aydınlatmaktır.