Sabah yeli, tan yerinden eserken
Bir ışıltı gördü çocuk.
Başta güneş doğuyor sandı
Keşke güneş olsaydı bu sancı
Ya da hiç gün olmasaydı.
Ardından gelen sesle ağlamaya başladı
Yer yerinden oynamış
Dünya yerinde kalmış.
Bazen kendi kendime
Başka dünyaların insanlarıyız diyorum.
Başka şehirlerin,
Başka hayallerin,
Hatta başka rüyaların insanları
Ya da başka hülyaların çocukları…
Orta Doğu’da bir çocuk!
Babasını görmeden doğmuş
Çocuk olmadan adam olmuş.
Çocukluk kalkmış sanki
Bilmediğim, görmediğim
O şehirlerden
Yine mutluluğu tehir ettik.
Mutluluk bize uzak şimdi
Kendimizden, kendi dünyamızdan uzaklaştık.
Aslında dünyayı bu zaman tanıdık!
Yine de dünyanın parıltısına,
Gözlerimizi açarak baktık.
Kendimizden büyük laflar ettik
Kendimize bir türlü laf edemedik.
Orta Doğu’da bir çocuk!
Tozun, toprağın, savaşın içinde büyümüş.
Oyunların, parkların, temiz sokakların,
Kuş seslerinin ne olduğunu bilmeden büyümüş.
Tek bildiği oyun!
Bombalardan, mermilerden kaçmak olmuş…
Tek bildiği oyun!
Hayatta kalmak olmuş!
Orta Doğu’da bir çocuk!
Bir gün hastalanmış.
Yerinden kalkıp hastaneye gidememiş.
Gitse başına ne geleceğini,
Çok küçükken bellemiş!
Bak yine güneş batıyor,
Akşam olacak.
Akşam olunca insanlar evlerine dolacak.
Ama bu hikaye böyle olmayacak…
Hava karardığında
Yeryüzü daha da çok sallanacak.
İbrahim’i attıkları ateşe
Su taşıyan karınca dahi
Hesabı bizden soracak!
Burak KURT/ Ekim 2023