Osmanlı İmparatorluğu tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturan Tanzimat
fermanı, 1839 yılında ilan edildiği zaman büyük ses getirmiştir. Herkes bu fermana mesafeli
yaklaşmış ve var olan Müslüman-Gayrimüslim dengesinin bozulacağı zannedilmiştir. Diğer
yandan imtiyazları haylice fazla olan gayrimüslim milletler, diğer gayrimüslim cemaatler ile eşit olmuşlar ve bu durumu hazmedememişlerdir. Gerçekten de fermanın ilanı sonrasında fermanın
uygulanması zor olmuş hatta bazı yerlerde sorun çıkmıştır. Ancak bu ferman; temelinde insanları
“Osmanlıcılık” düşüncesi altında birleştirmeyi düşünmüş ve farklı milletlerden oluşan
İmparatorluğun, dağılmasını engellemek amacıyla ortaya çıkarılmıştır.
1789 Yılında başlayan Fransız ihtilalinin herkesçe bilinen en büyük sonucu
“Milliyetçilik” akımının ortaya çıkmış olmasıdır. Bu fikir akımı özellikle çok uluslu
imparatorlukların altına dinamit gibi yerleşmiştir. Çünkü birçok ulus, bu düşünceden
etkilenerek kendilerine ait devletler kurmak istemişlerdir. Sonuç olarak özellikle İmparatorluklar
için büyük sorun teşkil etmişlerdir. Ulusların kıpraşması ile dönemin en büyük İmparatorluğu olan Osmanlı için de tehlike çanları çalmaya başlar. Önce Sırplar ve akabinde de Rumlar isyan etmişler ve hatta Yunanistan bağımsız olmuştur. İşte Osmanlı devlet adamları, bu ayrılmayı engellemek amacıyla Gayrimüslimlerin ve Müslümanların haklarını garanti altına alan ve onların devlet için değerli olduklarını gösteren Tanzimat fermanını hazırlamışlardır. Zaten fermanın en önemli maddelerinden biri de; dinine bakılmaksızın her vatandaşın can, mal ve ırz güvenliğinin devlet tarafından garanti altına alınmasıdır. Böylelikle devlet kendi tebasına, onları adaletli bir şekilde koruyacağını ispat gayretinde bulunmuştur. Siyaseten katlin ve müsaderenin kaldırılması ise bu durumu farklı bir eksende yansımasıdır. Gerçekten de yargısız infazın kalkması ve özellikle devlet görevlilerin mallarını güvence altına alması, modern bir hukuk devletinin oluşumunda atılmış önemli bir adımdır.
Bunun dışında o dönem içerisinde temel sorun haline gelen bazı meselelere çözümler
üretilmiştir. Bu çözümler fermanda ayrıca yer almıştır. Bunlardan en önemlisi de halktan vergi toplama politikasıdır. Fermanın ilanı ile vatandaştan alınan haksız vergiye de son verilmek istenilmiştir. En nihayetinde herkesten adaletli bir şekilde vergi alınacağı da açıklanmıştır. Fermanın paralelinde uygulunan politikalarda; iltizam sistemi kaldırılmış ve bizzat devletin kendi memuru olan muhassıllar görevlendirilmiştir. Muhassıl, hasıl elde eden yani toplayan demektir. Muhsassıllar fermanın ilanı ile birlikte ürün odaklı vergi toplanmaya başlamıştır. Fakat bu durum devletin nakit para hususunda elini zayıflatmış ve kısa süre sonra da iltizam usulü yeniden gelmiştir. Atılan sistemsel geri adım, fermanın tam olarak istenileni verememediğini göstermektedir. Bir başka temel sorun ise Ferman’dan önce askerlik süresinin pek uzun tutulmasıdır. Sultan II. Mahmut’un sıfırdan bir ordu kurmasının ardından, yeni dönemde asker ihtiyacı, askerlik çağına gelmiş Müslümanlar ile giderilmeye çalışılmıştır. Fakat askere alınan gençler uzun süre ordu dahilinde kaldıkları için firar etmeye başlamışlardır. Bunu dışında genç erkek nüfusun askere alınıp uzun süre geri gelmemesi, tarımsal anlamda işçi gücünü zayıflatmış ve nüfusun artmasını da engel olmuştur. İşbu Ferman’da, bu sorun ayrıca ele alınmış ve çözüm ürtemek istenilmiştir. Hususen, askerliğin süresi takriben 4 veya 5 yıl ile sınırlandırılmıştır. Böylece hem ziraat faaliyetlerinin hem de nüfusun arttırılması hedeflenmiştir.
Zikredilen maddelerin yanında, Tanzimat’ın içeriğinde bayındırlık faaliyetlerinin artacağı ve imar meclislerinin kurulacağı da ilan edilmiştir. İmar maddeleri, birçok yerde demiryollarının açılması ve devlet binalarının kurulması hususunda devletin önünü açan bir gelişmedir. Özellikle ticaretin en önemli müttefiki olan yol meselesi çözülmeye çalışılmıştır. Batı Anadolu ve Rumeli’de demiryolu yapımları bu dönem itibariyle başlamıştır. Yani ulaşım alanında da gelişmeler yine ferman döneminde görülmeye başlanmıştır. Galata’ya bir köprü inşa edilmiş ve İstanbul’da raylı sistem çalışmaları için ilk adımlar atılmıştır. Eğitim alanı gözlemlendiğinde de, bu dönem boyunca bir çok okulun açılması için teşebbüslerde bulunulmuştur. Ayrıca hukuki anlamda da birçok kanunun üretildiğini de söylemek gereklidir. Arazi kanunnamesi de
bunlardan biridir. Bu gelişmeleri incelediğimizde tanzimatın her alanda bir etki çapı olduğunu söylemek mümkündür.
Tanzimat’ın en büyük etkisi, “Modern Türkiye”yi oluşturmasıdır. Zira Modern devletin temelleri bu fermanın harcı ile atılmıştır. Öncelikle Tanzimat’ın yetiştirdiği bir aydın sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu aydın sınıfı; Batı literatüründen etkilenmiş ve Batı ekolünde yer alan hürriyetçi düşüncelerin etkisinde kalmıştır. Neticede Osmanlı’da “meşruti idareye” geçilmesinin önü açılmıştır. Meşrutiyet ise TBMM’nin öncüsü oluşturmuştur. Yani Cumhuriyet ile sonuçlanacak bir silsilenin kıvılcımı, Tanzimat ile zuhur etmiştir. Bununla beraber, Modern Türkiye’nin bir çok kurumunun kökü ve hatta anayasa mahkemesi hariç tamamı; Tanzimat
döneminde kurulmuş Osmanlı kurumlarına istinad etmektedir. Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay bunların en bilinenleridir.
Sonuç olarak Tanzimat’ın ilanındaki düşüncelerin temelinde yatan algı: Osmanlı’nın
dağılmasını engellemek ve devletin ekonomik, sosyal ve hukuki anlamda devam etmesini
sağlamaktır. Ancak fermanı uygulayabilecek yeterince devlet adamı çıkmamış ve bazı Batı
mukallidçisi kişilerin de yanlış yol göstermesi fermanın olumsuz anlaşılmasına hatta bazı alanlarda olumsuz sonuçlanmasına sebep olmuştur. Bu nedenlerden ötürü fermanın kısa vadede yansıması çok iyi olmasa da üzerinde yaşadığımız ülkenin kuruluşunda büyük etkileri olmuştur.
FURKAN UÇAR 09.11.2024 ( İstanbul, Eyüp Sultan )