Tarih; dünün birikimi, tecrübesi ve yarının pusulasıdır. Tarihi, zaman ve mekân perspektifinde bir toplumun hafıza merkezi olarak düşünebiliriz. Ele alınan “sınıf dışı tarih öğretimiyse” hafıza merkezinin tam kalbine yani olayın geçtiği kadim mekâna iniş yapmak olarak yorumlanabilir.
Zamanımızın değişen ihtiyaçları çerçevesinde diğer pek çok alanda olduğu gibi eğitim ve öğretim alanında da çeşitli yenilikler yapılmıştır. Bu bağlamda sınıf dışı tarih öğretiminin Türkiye’deki serüvenini incelediğimizde: II. Meşrutiyet yıllarından itibaren müze gezilerinin teşvik edildiği ve Meşruti Monarşiden Cumhuriyet rejimine geçildikten sonra, zaman zaman çeşitli adımların atıldığı görülmüştür. Son olarak 2019 yılında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı “Okul dışı öğrenme ortamları kılavuzuyla” bir sisteme oturtulmuştur. Dolayısıyla eskiden bilgiyi aktarmak esas alınırken şimdilerde bireyin gelişimi ve topluma uyum sağlayabilmesinin amaçlandığı; okul dışı öğrenme ortamlarıyla gencin dört duvar arasından kurtarılması, dünyayı tanıması ve yaşadığı çevreye karşı olumlu tutum sergileyebilmesinin hedeflendiği görülür.
ŞEHİRLERİMİZE IŞIK TUTALIM
Şehirlerimize tarihin birer atölyeleri gözüyle baktığımızda ortaokul ve lise düzeyi tarih derslerinde işlenen konuların neredeyse tamamını kapsayabilecek nitelikte zenginliğe sahip olduğunu görürüz. Esasen Asya, Afrika ve Avrupa’ya uzanan tarihi ipek yolu ve baharat yolu kesişiminde bulunan Anadolu, dünya var oldu olalı birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir memlekettir. Nitekim Hitit, Sümer, Asur, Roma, Selçuklu, Beylikler dönemi ve Osmanlı İmparatorluğundan günümüze miras olarak kalan antik kentler, kil tabletler, çanaklar, çömlekler, paralar ve mühürler; günümüze doğru yaklaştığımızda ise camiler, hanlar, hamamlar, imaretler, çeşmeler, sebiller ve saraylar geçmişin ruhunu günümüze taşımaktadır.
Muş’un Malazgirt Ovası,
Evliya Çelebi’nin tabiriyle: “…Damdan dama atlayan kedinin soğuktan donduğu…” Erzurum’un Çifte Minareli Medresesi,
Sıvasın Divriği Ulu Camii,
Tokat’ın Yağıbasan Medresesi,
Diyarbakır’ın Malabadi Köprüsü,
-Hoş görmenin membaı- Konya’nın Mevlâna Türbesi,
Konukseverliğin simgesi Aksaray’daki Sultanhanı,
Ölüm kalım mücadelesinin taşa toprağa işlendiği Çanakkale’nin Şehitler Abidesi,
Sarıkamış’ın Allahuekber dağları,
Sinop’un Boyabat Kalesi,
İzmir’in Efes Antik Kenti,
Ağrı’nın İshak Paşa Sarayı,
Hz. İbrahim diyarı Şanlıurfa’nın Göbeklitepe’si,
Sivil mimarinin günümüze değin korunarak gelebilen ender örneklerinden Safranbolu Evleri,
Trabzon’un Sümela Manastırı,
İpeğin memleketi Bursa’nın Ulu Camii,
Çininin şehri İznik’in Ayasofya’sı,
Edirne’nin Şifahanesi,
Ankara’nın ilk Meclisi,
Övgüye mazhar olmuş İstanbul’un Yedi Tepesi, Eyüp Sultanı, Üsküdar’ı ve Galata’sıyla gezilmeyi, görülmeyi ve sevilmeyi bekleyen bir dünya önümüzde durmaktadır.
Ders kitaplarında öğrendiğimiz tüm bu zenginlikleri birer anıya dönüştürmek ve bilgiyi aitlik ile perçinlemek kulağa ne de hoş geliyor. Peki nasıl gezmeli? Keşfe çıkarken nelere dikkat etmeliyiz?
PLAN VE ELDE EDİLEN KAZANIMLAR
Sınıf dışı tarih öğretiminde plan ve programın çok önemli olduğu görülür. Gezi için seçilen mekân, içinde barındırdığı taşınır taşınmaz tarihi eserleri ile ders konusu ve kazanımları perspektifinde amaca yönelik olmalıdır. Gezi öncesi yapılması gerekenlere değinecek olursak:
1- Mekâna ve çevresine bir keşif gezisi yapılması gezi esnasında işleri kolaylaştıracaktır.
2- Keşif sonrası öğrencilerle bir atölye düzenleyip onları neyin beklediği konusunda muhabbet edilebilir.
3- Prosedür gereğince izinlerin alınması, yol planlaması ve gezi sırasında yemek gibi temel ihtiyaçların ayarlanması önderin/öğretmenin sorumluluğundadır. Yükün bir nebze hafifletilmesi amacıyla okul idaresi, veli ve ilçedeki diğer kamu kuruluşlarıyla işbirliği içinde bulunulabileceği de MEB tarafından da tavsiye edilir.
4- Mekânın uygunluğu: Öğrencinin penceresinden baktığımızda lise öğrencisine farkındalık katacak bir mekân, ortaokul öğrencisi için sıkıcı gelme ihtimali olabilir. Aynı zamanda lise öğrencisini de kontrol altında tutmak ortaokula göre daha zordur.
İkinci aşama olarak belirtebileceğimiz gezi esnasında faaliyeti daha interaktif hale getirebilme adına, grubun içerisindeki bazı öğrencilere; not alma, fotoğraf çekme ve mali hesap tutma gibi görevler verilerek anda kalmaları sağlanabilir. Gezi sırasında -mekân ile hemdem olmuş şairlerin- şiirleri okutulabilir. Anlatımın bir kısmı öğrenciler arasında pay edilebilir. Gezinin peşi sıra imkân varsa mekânın içinde bir yerlerde kısa bir kritiğin yapılıp gelecek zamanla ilgili görevlendirmelerin konuşulması da fayda sağlayacaktır.
Görevlendirmelerle devam edelim: Çağımızın bağımlılık aracı haline gelmiş telefonlardan kurtulamıyorsak gezi sırasında amaca yönelik hizmet etmeleri sağlanabilir. Bu doğrultuda öğrencilere, iyi açılardan fotoğraf çekip sınıfta bir sunum yapma ödevi verilebilir. Ödül olarak en iyi üç kişinin çekmiş oldukları fotoğraflar okulun girişinde sergilenebilir. Aynı şekilde resim kabiliyeti yüksek olan çocuklardan kalem oynatmaları, yazı yazmaya merakı olanlardan hikâye çıkarmaları istenebilir.
Bir muhit geziliyorsa keşif gezisi sırasında tespit edilen yerel tatlar, tarihi mekanların birbirine bağlandığı yerlere denk getirilerek öğrencilerin aynı zamanda lezzet turu yapmaları sağlanabilir. Bir alternatif olarak mekânın içerisinde de ikramda bulunabiliriz. Misal olarak: Topkapı Sarayı geziliyorsa divan avlusu adını verdiğimiz ikinci avluya gelindiği sırada, Yeniçerilerin ulufe merasimi vesilesiyle ikram ettikleri akide şekeri ile bizde ağzımızı tatlandırabilir, -Allah verede kazan kaldırmasalar diye temennide bulunarak- o günleri hayal edebiliriz.
Sınıf dışı tarih eğitiminin önemine binaen, Üniversite sıralarında kültür tarihi derslerimizden birinde kıymetli bir hocamız: “Viyana gezimiz sırasında müze ziyareti yaparken İmparatorların portrelerinin sergilendiği bir salonuna bir grup öğrenci, omuzlarında bir halıyla çıkageldiler ve salonun tam ortasına serip oturdular.” demişti. Yorulmanın önüne geçmek ve mekânın havasını daha fazla teneffüs etmelerini sağlamak için iyi bir yol olabilir kanaatindeyim. Tabii asıl maharet büyük olsun küçük olsun her yaştan insana; olayı, mekânı ve objeyi hikayeleştirerek o ana götürebilmektedir.
Gezi sırasında görerek, yaşayarak ve hissederek soyut olan bir bilgiyi zihinlerine kazıyacak olan öğrencilerin ilgileri ve merakları artacağı hiç şüphesizidir. Dolayısıyla sınıf ortamında monoton bir hale gelmiş tarih derslerine katılım zamanla artış gösterecektir. Nitekim yapılan gezilerin eleştirel düşünme, yaratıcılık ve çevre okur yazarlığıyla öğrenciye çok yönlü bir gelişim sağladığı da unutulmamalıdır.
SONUÇ
Mekânın, zihin dünyamız ve ruhumuz üzerinde bıraktığı tesir göz önüne alındığında söylemden çok göstermenin ne denli mühim olduğu açığa çıkacaktır. Yetişme ve olgunlaşma çağında olan çocuklar, geçmişleriyle kurdukları bağ dolayısıyla tabii oldukları medeniyetin şehirleri ve mekânı nasıl şekillendirip dönüştürdüğünü gördükleri, dokunabildikleri ve hissedebildikleri zaman; geleceğe daha emin adımlarla ilerleyecekleri muhakkaktır.
Nitekim Anadolu şehirlerimize baktığımızda coğrafi şartların bir getirisi olarak Medeniyetlerin kesişim noktası olduğunu görürüz. Taşın, toprağın, mermerin, ahşabın farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığını ve ortaya birbirinden kıymetli eserlerin çıktığını fark ederiz. Meydana getirilen bu eserlerin bir kısmı şehirlerin el değiştirmesi, Haçlı ve Moğol istilaları ve yaşanan doğal afetler neticesinde işlevlerinin farklılaşması veya yıkılmaları ile neticelenmiştir.
1000 yılı aşkın bir süredir bu topraklarda varlık gösteren bizlerin bu akışı nasıl karşıladığı ve nasıl yönlendirdiği şehrin hafızasında bir yerlerdedir. Buna ulaşabilmek ancak ve ancak gitmekle, görmekle mümkün olacaktır.
KAYNAK
YAZICI, H., ERTÜRK, A., & KULACA, I. (2023). Okul Dışı Öğrenme Etkinliklerine Bir Örnek: Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Gezisi. Uluslararası Güncel Eğitim Araştırmaları Dergisi, 9(1), 1-20.
OĞUZ HAÇAT, S., & TOPAL, M. (2023). Okul Dışı Öğrenme Ortamı Olarak Mezarlıklar. Türkiye Bilimsel Araştırmalar Dergisi, 8(2), 212-225.
Millî Eğitim Bakanlığı (2019). Okul dışı öğrenme ortamları kılavuzu Ankara: Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı. Erişim: 19 Ocak 2024, https://kirklareli.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2019_02/20171424_13114809_okul_dYYY.pdf
Tayyip Hoşbaş, Tarih dersini tarihi mekanlara taşıdılar, Anadolu Ajansı, 11.03.2020; https://www.aa.com.tr/tr/yasam/tarih-dersini-tarihi-mekanlara-tasidilar/1760401 Erişim: 19. Ocak 2024
Ayvansaray, Balat ve Fener şeridinin üzerinde, Çarşamba ile Draman semtlerinin kesişim noktasındaki Fethiye Camine komşu, kadim bir geleneğin temsilcisi olarak günümüze ulaşan İstanbul İmam Hatipten mezunum. Akabinde Üsküdar'a geçip Atik Valideden inen sokakta, Sinan'ın son külliyesinin şifahane bölümünde yerleşkesi bulunan Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesinde Tarih okumak nasip oldu.
Yazmamın sebebi; bir anlam arayışının kalem ve kağıda yansıması olabilir. Keza yazdıkça var olduğumu hissediyorum.